Beslenme, çocukların büyüme ve gelişimi için gerekli olan en önemli olgulardan biridir. Çocuğun yeterli ve dengeli bir beslenme tarzı ile, ihtiyaç duyduğu besin öğelerinin tamamını karşılaması; optimal büyüme ve gelişmenin sağlanması, bağışıklık sisteminin güçlenmesi, beslenme yetersizliğine bağlı hastalıkların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Fakat çocuğun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak her zaman bu kadar kolay olmamaktadır. Çocuklarda sağlıklı beslenmeyi aksatan ve en sık şikâyet edilen durumlardan biri de çocuklarda görülen iştahsızlıktır. İştahsızlığın nedenlerini bilmek ve nedene yönelik çözüm geliştirmek bu sorunu çözmenin en etkin yoludur.
Çocuklarda gözlenen iştahsızlık durumunun birçok nedeni olabilir. Bu nedenler genellikle biyolojik ya da psikolojik temellidir. Biyolojik temelli nedenler, bebeklik döneminde emme ve yutmanın refleksinin gelişmemiş olması, ek besinlere çok geç başlanması, enfeksiyon, ateş, sarılık, tüberküloz, emilim bozuklukları gibi hastalıklardır. Bunun yanı sıra, barsak parazitlerinin varlığı, anemi (kansızlık) ve diş çıkarma dönemlerinde de çocuklarda iştahsızlık görülebilmektedir. Biyolojik temelli iştahsızlık durumlarında, sorun ortadan kaldırılmadan çocuğun iştahını düzeltmek mümkün değildir. Psikolojik temelli iştahsızlıklar genelde çocuğun çevresinden ve aile bireylerinin davranışlarından kaynaklanır. Bilinçaltına yerleşmiş sıkıntılar ve endişeler, sınav kaygısı, erken yaşta yaşanan sınav başarısızlığı, aileden birinin vefatı çocukta iştah azalmasına neden olabilir. Ailenin sofra düzeninin ve sağlıklı beslenme bilincinin olmayışı, çocuğa
yeme konusunda yapılan baskılar, başka çocuklarla kıyaslama,
sırasında yapılan tartışmalarda çocuğun
yeme isteğini azaltabilir. Yemek öncesinde yorucu fiziksel aktiviteler yapmakta bazı çocuklarda öğün sırasında iştahsızlık oluşturabilir.
İştahsızlığa en sık neden olan durum ise, çocuğun beslenme düzeninin olmaması ve beslenmesi ile ilgili yapılan bazı yanlışlıklardır. Yemek öncesinde sıvı veya bisküvi, kek, çikolata gibi şekerli besinler tüketen çocuklar öğünlerde
istemeyebilir. Çocuğa sevmediği besinleri zorla yedirmeye çalışmak, çocuğun o besinden uzaklaşmasına sebep olabilir.
Çocuklarda iştahsızlığın nedeninin belirlenmesi uygun çözüm yolları geliştirmek için önemlidir. Çocukta fiziksel bir rahatsızlık olup olmadığının saptanması için gerekli tetkiklerin yapılması ve iştahsızlık biyolojik temelli ise gerekli tedavinin uygulanması gerekir. Çevresel nedenlerle oluşan iştahsızlık, soruna yönelik çözüm uygulanarak düzeltilebilir. Çocuğun iştahsız olmasını veya besin seçmesini engellemenin en temel yolu, aile bireyleri olarak sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmaktır. Çünkü okul öncesi dönem çocukları anne ve babalarını model alırlar. Sağlıklı beslenmeye önem vermeyen,
yemeyi gereksiz gören, sürekli tek çeşit beslenen anne ve babaların çocukları da aynı davranışları sergilerler. Bu sebeple, çocuğun iştahsızlığı ile başa çıkmanın en temel yolu, kendi beslenme alışkanlıklarımızı düzenlemek ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarına sahip olmaktır. Yemek yeme konusunda çocuğa baskı yapılmamalı, çocuk ile bu konuda tartışılmamalıdır. İştahı iyi başka çocuklarla, çocuğu kıyaslamak da besin tüketiminin azalmasına neden olabileceği için bu tutumdan da kaçınılması gerekir. Anne veya babanın sofrada çok titiz olması ya da kendi beslenebilecek yaşta olan çocuğa izin vermemesi de çocuğun beslenme konusunda olumlu davranış geliştirmesine engel olabilir. Diğer bir yanlış tutum ise çocuğun yemeğini bitirmesi için aceleci davranmak veya süre vermektir. Yemeklerin porsiyon büyüklüğü de çocukların iştahını etkileyebilir. Tıka basa dolu bir tabak, çocuğun besine olan ilgisini azaltabilir. Yemeği tabağa küçük miktarlarda koymak ve isterse tekrar alabileceğini söylemek bu konuda uygulanabilecek en doğru metottur. Piknikler, arkadaş toplantıları ve
bir sofra çocuğun besin tüketimini arttırır. Besinlerin sunuluş tarzı da çocuklar için önem taşır. Bu nedenle şekli, rengi ve kokusu uygun olmayan besinler çocuğa sunulmamalıdır. Yemeklerin değişik şekillerde sunulması (
şeklinde bir salata tabağı gibi), çocuklar için özel üretilmiş tabak ve bardakların kullanılması da çocuğun sofraya olan ilgisini arttırabilir.
Bebekler ilk yaşlarında ek besinler ile tanıştırılırken, küçük miktarlarda başlanmalı ve aynı gün birden fazla besin verilmemelidir. Çocuk tadını beğenmezse ya da besini kusarsa bir süre (1 hafta gibi) beklenerek besin tekrar denenmelidir. Burnunu kapatarak besini zorla yedirmek ya da o an için tüketmek istemediği bir besini
için zorlamak iştahsızlığı tetikleyebilir.
Çocuklara ara öğünlerde çikolata, bisküvi, gofret gibi şekerli besinler veya kolalı içecekler, meyve suları gibi içecekler verilmemelidir. Öğünden bir saat önce sıvı alımı mide kapasitesi küçük olan çocuğun öğünde besin tüketememesine ve kendini tok hissetmesine neden olabilir. Bu sebeple çocuklar öğün öncesinde değil öğün sonrasında sıvı alımına teşvik edilmelidir. Çocuğun sadece sevdiği besinlerin sofrada bulunması çocuğun tek tip beslenme alışkanlıkları kazanmasına neden olabilir. Sevmediği besinlerde sofrada bulunmalı fakat yemesi konusunda baskı yapılmamalıdır. Sofrada tekrar tekrar aynı yemeği gören çocuk bir süre sonra tüketmek isteyecektir.
Çocuğun sağlıklı beslenme konusunda eğitilmesi çok önemlidir. Mutfakta aile bireylerine sofra hazırlama ve toplamada
etmesi onun mutfağa ısınmasını sağlayabilir. Çocuğun yaşına uygun güvenilir kaynaklar
ıyla ve ailenin sağlıklı besinleri özendirici şekilde tanıtımıyla çocuk sağlıklı beslenmeye yönelir ve iştahsızlık sorunundan kurtulur.