Minik meleğiniz gözlerinizin önünde gün geçtikçe büyüyor... Büyüdükçe dünyayı keşfetme isteğiyle beraber birtakım korkulara kapılabilir, gelişiminin getirdiği bazı değişikler yaşayabilir. 2-5 yaş arasındaki süreçte çocuğunuzun hem fiziksel hem de duygusal olarak yaşadığı aşamaları, bu süreçte onun için neler yapabileceğinizi ve bu yaş dönemi ile ilgili kafanıza takılan her şeyi dosyamızda bulacaksınız.
Artık her şey çok daha "farklı", hem siz hem de çocuğunuz için... Çünkü küçük beden, 2 yaşından itibaren artık dünyayı daha iyi algılıyor ve keşfetme heyecanı ile dolup taşıyor... Çocuğunuz 2-5 yaş arası fiziksel ve duygusal gelişiminin getirdiği birçok değişim aşamasından geçer Bu değişim sürecinde çocuğunuz karşılaştığı her yeni olayda birtakım korkular yaşayabilir. Önemli olan, bu değişimleri yaşadığında yanında olduğunuzu ona hissettirmenizdir. Çocuğunuzun 2-5 yaş arası gelişim sürecinde sizin elinizde olmayan bazı durumlarda bir uzmanın da
ını almanız gerekebilir. Dosyamızda çocuğunuzun o minik bedenine göre çok "büyük" adımlar attığı 2-5 yaş dönemi için oldukça faydalı bilgiler bulabileceksiniz
2 yaş
Fiziksel gelişim
Çocuğunuzu bir pusette, araba koltuğunda ya da alışveriş arabasında oturtmak onu hareketsiz bırakmak demektir. Oysa 2 yaşındaki çocuğunuz, bırakın özgürce yürüsün (ama siz de ona göz kulak olun, tabii ki). Çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu kadar egzersiz yapmasını sağlamanın en iyi yollarından biri, birlikte dışarı çıkmaktır. Bir çocuk, oyun bahçesi ya da park gibi geniş alanlarda, kapalı mekanlarda olduğundan çok daha fazla koşabilir, tırmanabilir ve zıplayabilir. Böylece siz de, sürekli koltuk tepelerinde zıplamaması konusunda onu sık sık uyarmak zorunda kalmazsınız. Yanınıza top ve binmeli ya da itmeli bir oyuncak da almayı unutmayın! Onunla kovalamaca oynayın, hem böylece siz de biraz hareket etmiş olursunuz Akşam yemeğinden sonra dışarı çıkıp gökyüzüne, aya ve yıldızlara bakabilirsiniz.
Dışarı çıkmak mümkün değilse, eğer yağmur yağıyorsa, bebeğiniz hastaysa ya da giyinmemek için elinden ne geliyorsa onu yapıyorsa, o zaman müzik setine hareketli bir kaset veya CD koyun ve müziği açın. Delikanlıları veya küçük hanımları harekete geçirmek için temel bir ritmi olan herhangi bir müzik olabilir. Kalkıp 2 yaşındaki çocuğunuzla birlikte dans edin. Biliyorsunuz ki sizin neler söylediğiniz, çocuğunuzun konuşmasını etkiliyor, sizin ne yediğiniz onun yeme alışkanlıklarını belirliyor. Aynı şey egzersiz için de geçerli: Çocuğunuzun ileride ne kadar zinde olacağı, sizin boş zamanlarınızı nasıl geçirdiğinizle çok yakından ilgili. Alışveriş yaparken, kütüphaneye ya da bir arkadaşınızın evine giderken, arabaya tıkılmak yerine mümkünse yürüyün. Ailenizle birlikte dışarı çıktığınızda, daha aktif şeyler de yapın. Yani, arabayla gezintiye çıkmak yerine, bir yüzme havuzuna, parkta gezmeye, oyun oyun oynamaya veya açıklık bir alanda uçurtma uçurmaya gidin.
Sosyal ve duygusal gelişim
Çocuğunuzun bu yaşlarda ürkek olması normal. 2 yaşında bazı çocuklar, çok belli şeylerden korkar; böceklerden, köpeklerden, karanlıktan, hatta elektrikli süpürgeden... Bazı çocuklar da yeni durumlardan veya insanlarla tanışmaktan korkar. Çocukların 2 yaşındayken yaşadıkları korkuların çoğu, kendilerine ve çevrelerine güvenleri arttıkça kaybolacaktır. Size aptalca ve mantıksız gelebilir, ama bu korkular onlar için son derece gerçek ve ciddidir. Çocuğunuz size, sifonu çekilen tuvaletten veya siren sesinden korktuğunu söylediği zaman ona gülmeyin. Bir şeyden korkmanın ne demek olduğunu anladığınızı göstermeye çalışın. Eğer siz güven verici ve rahatlatıcı olursanız, çocuğunuz korkmanın normal ve başa çıkılabilecek bir durum olduğunu öğrenir. Çocuğunuzla korkuları hakkında konuşabilir veya onu korkutan şeyi tanımlayabilirsiniz. Battaniyesini her yere götürmek veya eskimiş oyuncak ayısına sarılmak 2 yaşındaki bazı çocukları müthiş rahatlatır. Bu eşyalar, endişe içindeki bir çocuğa uzun süreli bir güven duygusu verebilir. Özellikle de onu kreşe bıraktığınız ya da bir geceliğine başka birine emanet ettiğiniz geçiş zamanlarında, sevdiği bir şeyin yanında olması ona çok yardımcı olacaktır. Böyle bağlandıkları eşyalar, bir çocuk için korkutucu olabilecek şeyleri, mesela birileriyle tanışmayı, bir oyun grubuna katılmayı veya doktora gitmeyi kolaylaştırabilir. Bu yüzden çocuğunuzun o çok özel oyuncağa ya da battaniyeye sığınmasına izin verin. 4 yaşına doğru, büyük olasılıkla korktuğu zaman kendini rahatlatmak için başka yollar öğrenecek ve bunları oraya buraya taşımayı zaten bırakacaktır.
Korkan bir çocuğa, onu korkutan şey için basit ve mantıklı bir açıklama yaptığınızda bu korkusunu yenebilir. Onun, suyla birlikte küvetin deliğinden akıp gitmekten korkmasına son vermek için, ona "Su ve köpük delikten akıp gidebilir, ama çocuklar ve oyuncak ördekler akamaz" diyebilirsiniz. Veya ambulansın, diğer arabalara haber verip yolu açmalarını sağlamak için o kadar yüksek bir ses çıkardığını anlatabilirsiniz. Bazı çocuklar için de göstermek ikna edici olabilir. Elektrikli süpürgenin toz toprak ve kiri yutabildiğini, ama oyuncak treni veya babasının ayak parmaklarını yutamadığını görmek, bazılarını çok rahatlatabilir. Alacakaranlıkta bir gezintiye çıkmak, geceyi korkutucu değil, büyülü bir şey olarak görmesine
edebilir. Eğer saçını kestirmenin düşüncesi bile çocuğunuzu tir tir titretiyorsa, berberin sizin saçınızdan bir-iki tutam kesmesini isteyerek, ona bunun canını acıtmayacağını gösterebilirsiniz.
Eğer çocuğunuz karanlıktan korkuyorsa, odasına bir gece lambası koyun, çocuğunuzun yanına bir muhafız (sevdiği bir oyuncak hayvan) veya "canavarsavar sprey" (bir sprey şişesine konmuş su) verebilir ya da davetsiz misafirleri uzak tutan sihirli sözler öğretebilirsiniz. Deneme-yanılmayla, çocuğunuz ve siz, onun kendine güvenini ve çevresinde onu korkutan şeyleri kontrol edebildiği duygusunu nasıl artıracağınızı bulabilirsiniz. Ama korkularını birdenbire aşmasını beklemeyin. Bir çocuğun bir korkusunu yenmesi, aylar, hatta yıllar alabilir.
Doktora gitmek, çocuğunuzun ödünü patlatıyorsa, doktorun muayenehanesinde neler olduğunu, oyun oynayarak göstermek ona iyi gelebilir. Bunun için oyuncak doktor aletleriyle doktorculuk oynayabilirsiniz. Ama ona küçükken dişçiye gitmeyi sevmediğinizi, fakat dişlerinizin sağlıklı olması için dişçiye gittiğinizi itiraf etmenizin hiç sakıncası yok. Yalnız olmadığını hissetmek ve sizin de korkutucu bir şeyi yenmeyi öğrendiğinizi bilmek bir çocuğa iyi gelir.
Eğer çocuğunuzun korkuları günlük normal faaliyetlerine sürekli engel oluyorsa, örneğin sudan korktuğu için saçının yıkanmasını istemiyorsa veya sokakta bir köpekle karşılaşmaktan korktuğu için evden çıkmamakta ısrar ediyorsa, özellikle de korkuları zamanla derinleştiyse bu durumu ihmal etmeyin. Bir uzmana başvurmanızda yarar olabilir. Çünkü çocuğunuzun gerçek bir fobisi olabilir.
Dil ve anlama gelişimi
Konuşmanın, konuşulanı duymak ve anlamakla ayrılmaz bir bağı vardır. Çocuğunuz, başkalarını dinleyerek, kelimelerin nasıl olduğunu ve bir cümleyi nasıl kuracağını öğrenir. Daha bebekken, önce sesleri nasıl çıkaracağını, sonra da o seslerden nasıl kelime yapacağını öğrenir. Şimdi ise, olağanüstü bir gelişim dönemine giriyor. Yalnızca birkaç basit kelimeyi söyleyebilen çocuğunuzun, sorular sorup emirler verdiğini, hatta kendi uydurduğu öyküleri anlattığını göreceksiniz. Artık çocuğunuz daha fazla kelimeyi söyleyebiliyor: Öyleyse tonlama denemeleri yapmaya başlayabilir. Normal konuşmak isterken bağırabilir, bir soruya fısıltıyla cevap verebilir, ama yakında uygun ses tonunu bulacak. Ayrıca şimdi, "sen" ve "ben" gibi zamirleri de kavramaya başlıyor. 2 ve 3 yaş arasında, kullanabildiği sözcük sayısı yaklaşık 300'e yükselecek. Anladığı sözcüklerin sayısı ise daha fazladır. İsim ve fiilleri bir araya getirerek basit, ama tam ve doğru cümleler kuracak, "beni al, baba gitti, anne gel" gibi. Hatta geçmişte olan olayları aktarmayı bile becermeye çalışacak. Bu yaşta, çocuğunuz "kim?" ve "nerede?" soruları gibi basit soruları da cevaplayabilir.
Çocuğunuza kitap okumak, onun konuşmasını geliştirmekte müthiş etkili olur. Kitaplar, çocukların kelime dağarcığına yeni kelimeler katar, grameri kavramasına ve resimlere anlam yüklemesine
eder. Kitaplar gibi, sizin çocukla konuşmanız da çok önemli bir yardımcıdır. Yemek araları ve yatma zamanları, belki de yoğun bir günün sonunda çocuğunuzla sohbet etmek ve onu gerçekten dinlemek için bulacağınız en büyük fırsatlardır. Bu fırsattan istifade onunla bol bol konuşun ve kitaplar okuyun.
* Çocuğunuzun konuşma gelişimini en iyi ölçebilecek olan sizsiniz. Eğer 2 yaşındaki çocuğunuz konuşmak veya başkalarını taklit etmek konusunda hemen hemen hiç çaba harcamıyorsa, adını söylediğinizde tepki vermiyorsa, konuşmakla hiç ilgilenmiyor gibiyse, bir konuşma veya işitme problemi olabilir. Göz temasından kaçıyor, en sık gördüğü eşyaların adlarını bilmekte güçlük çekiyor veya 2 kelimeli cümleler kullanmaya hâlâ başlamadı ise doktorunuza danışmanızda fayda var.
* Çocukların, özellikle kendini ifade etme kabiliyeti hızla gelişirken, bir "kekeleme" döneminden geçmesi normaldir. Beyin gücü konuşma becerisinden fazla olduğu zaman böyle bir problem ortaya çıkabilir. Aklına geleni size anlatmak için büyük bir heyecan duyar, ama bazen kelimeleri hemencecik çıkaramaz. Ancak eğer kekelemeye devam ediyorsa ya da durumu ağırlaşıp, kelimeleri çıkarmaya çalışırken çenesi geriliyor ya da yüzünü ekşitiyotsa, doktorla görüşmelisiniz.
3-4 yaş
Fiziksel gelişim
Okulöncesi çocuğunuzun hareketlenmesi için, etrafta arkadaşlarının olmasından daha iyisi olamaz. Onun en yakın arkadaşıyla birlikte havuza girmesi, bisiklete binmesi ya da kartopu oynaması için fırsatlar yaratın. Eğer her hafta buluşan bir oyun grubunun parçasıysanız, çocuklarınızın güreşip yuvarlanmaya fırsat bulmasını sağlayın.
Bu küçük yaşında bile, anaokuluna giden çocuğunuz düzenli olarak yüzme, jimnastik ya da müzik dersi alıyor olabilir. Onun huyu suyu, günlük rutini ve sosyal ihtiyaçlarına göre aktivitelerini ayarlayın. Önemli olan, egzersizin onun için eğlenceli olmasıdır.
Çocuklarla iletişim kurmayı iyi bilen, onları cesaretlendiren, ama zorlamayan bir öğretmeni, çocukların yaşına uygun ve güvenli aletleri, sıkı bir rutin yerine serbestçe oynamaya zaman ayıran programı (ders kısmı en fazla 20 dakika olmalı) olan bir yuva tercih etmelisiniz. Kayıt yaptırmadan önce, çocuğun bir deneme yapmasına izin vermelerini isteyin ki sınıfını sevip sevmediğini görün.
Sosyal ve duygusal gelişim
Okulöncesi dönemde de bazı korkular yaygın olarak görülür. Bu dönemde son derece gelişmiş olan hayal gücü, onun kurgu karakterlerden korkmasına ve 3 yaşına geldiğinde, çocuğunuz daha başarılı bir konuşmacı olur. Onunla uzun süren karşılıklı konuşmalar yapabilirsiniz.
Kendisinin ve sizin sağlığınızdan, ölmekten, felaketlerden ve acı duymaktan korkmasına neden olabilir. Bu dönemde çocuğunuz en ufak sıyrık ve kesiği bile sarmak ya da bantlamak isteyebilir.
Çocuğunuz, size komşunun fino köpeğinden ya da yatağın altındaki canavardan korktuğunu söylediği zaman ona gülmeyin. Bu yaştaki çocuğunuza korkması için hiçbir neden olmadığını söylemeniz tam ters etkiye neden olur. Ona "Yok bir şey, köpek
zarar vermez. Kokacak bir şey yok" demeniz yalnızca onu daha çok üzecektir. Bunun yerine şöyle diyebilirsiniz: "Köpeğin seni korkuttuğunu anlıyorum. Gel köpeğin yanından beraber geçelim. Eğer istemezsen, köpek yanımızdan geçerken ben seni tutanm."
Eğer çocuğunuzun korkularının kızgınlıktan ya da yeni bir durumun getirdiği endişeden, mesela yeni bir kardeşin gelişinden ya da anaokuluna başlamaktan kaynaklandığını düşünüyorsanız, çocuğunuza, hislerini ifade edebileceği bir yol gösterin, "Biliyorum bazen içinden, 'Keşke bu
geri gitse' diyorsun. Ama yakında o senin için çok iyi bir oyun arkadaşı olacak" deyin.
Bu yaşlarda bir çocuk bazen, onu korkutan şeyleri basit ve mantıklı bir şekilde açıkladığınız zaman korkularını yenebilir. Artık ona, kelimelerle ulaşmanız eskisinden daha kolay. Eğer kalabalıkta kaybolmaktan korkuyorsa onu rahatlatmak için şöyle diyebilirsiniz: "Benim yanımdan ayrılmaz ve elimi bırakmazsan, birbirimizi kaybetmeyiz. Ama eğer kazara birbirimizden ayrılırsak, olduğun yerden ayrılma, ben seni bulurum."
Eğer daha önce yaşadığı bir şey nedeniyle korkuyorsa, örneğin aşı olmak istemiyorsa, ona yalan söylemeyin, bunu gözüne hoş göstermeye çalışmayın. Ama kötü şeyleri de abartmayın. Önce canının acıyacağını, ama bunun hemen geçeceğini, aşının onu hastalıklardan koruyacağını anlatın, sonra da beraber onun seveceği bir şey yapmayı teklif edin. Çocuğunuz acı verici bir şey yaşarken onun yanında olmanız önemlidir, böylece ona tedaviyi desteklediğinizi ve onu yalnız bırakmadığınızı göstermiş olursunuz.
4 yaşındaki çocuğunuzun korktuğu şeyleri güvenli bir mesafeden tanımasına
edebilirsiniz. Korktuğu şeyle sınırlı bir temas, ona korkularıyla başa çıkabileceği güvenli bir alan sunar. Ancak çocuğunuzu, kitaplarda da, televizyonda da, dehşet verici, iğrenç veya bir başka uygunsuz olan şeyle karşı karşıya getirmeyin.
Eğer düşmekten ve dizlerini yaralamaktan korktuğu için bisiklete binmek istemiyorsa, bisiklete binmeyi öğrenen, hem de bunu çok iyi beceren ve bu yüzden neredeyse hiç düşmeyen küçük bir çocuğun hikayesini dinlemek ona iyi gelebilir. Eğer hayvanlardan korkuyorsa, birlikte, hayvanları sevmenin ve onlara yem vermenin mümkün olduğu bir hayvanat bahçesine gitmenizin faydası olabilir.
Çocuğum mutsuz görünüyor, acaba depresyonda mı? diye düşünebilirsiniz. Normal üzüntüler ve sıkıntılar depresyon değildir. Çocuğunuz ara sıra kendisini kötü hissederse endişe etmeyin. Hayat inişli çıkışlıdır; çocukların bir kaybın ardından yas tutması veya birkaç gün, bir kaç saat kendini kötü hissetmesi normaldir. Ama eğer melankolik hali birkaç haftadan daha uzun sürerse ya da bu durum günlük faaliyetlerine engel oluyor ve ilişkilerini etkiliyorsa, gerçekten depresyonda olabilir.
Depresyon çoğu zaman başka ruh sağlığı problemleriyle birlikte görülür. Yeme bozukluğu ya da zarar verme problemi olan bir ufaklık veya her zaman küstah, uyumsuz olan, otoriteyle başını belaya sokan bir çocuk da depresyon geçiriyor olabilir. Depresyon, ruh halindeki sıradan bir değişme değildir; belirtileri, haftalar, aylar, hatta (nadir durumlarda) yıllarca süren bir umutsuzluk hissi, enerji ve heyecan kaybıdır. Hemen hemen her vaka tedaviyle iyileşebileceğinden önemli olan, bir çocuk psikiyatrından
almak ve sorunu tespit etmektir.
Dil ve anlama gelişimi
3 yaşına gelen çocuğunuzun kullandığı kelime sayısı 300 ila 500 civarında olur. 4 yaşında ise daha fazla kelime bilebilir, ama bu yaşlardaki çocukların kullandıkları kelimeler çocuktan çocuğa çok değişkendir. Bu yaşta 6 ila 8 kelimeli cümlelerle konuşabilmesi ve yetişkinlerin çıkardığı pek çok sesi çıkarabilmesi gerekir. Bu yaşta, 2-3 parçalı bir emir cümlesini anlayabilir; örneğin "kağıdı al, ikiye katla, sonra da lütfen bana getir" dediğiniz zaman bunu yapabilmesi gerekir.
3 yaşına geldiğinde, çocuğunuz daha başarılı bir konuşmacı olacak. Uzun süren karşılıklı konuşmalar yapabilecek; hem de ses tonunu, konuşma dilini ve kullandığı kelimeleri, kiminle, nasıl bir durumda konuştuğuna göre ayarlayabilecek. Artık, yabancılar da dahil diğer yetişkinler, onun söylediği hemen hemen her şeyi anlayabilir, ama yine de pek çok kelimeyi yanlış telaffuz edebilir. Hatta çocuğunuz adını soyadını ve yaşını söylemede usta kesilecek ve bunu söylemesi istendiğinde genellikle reddetmeyecek. Bu yaşta çocuğunuz size ne olup bittiğini, çevredeki insanları rahat rahat anlatabilir, net sorular sorabilir. Hikayeler uydurabilir, bilindik eşyaların ne işe yaradığını tarif edebilir, geçmişte olan olayları detaylarıyla anlatabilir.
Çocuğunuz hiç durmadan konuşuyor gibi mi geliyor size? Bu gevezelik dönemi onun yeni kelimeler öğrenmesi, onları kullanmaya ve yeni kelimelerle düşünmeye alışması için çok önemlidir. Dili iyi kavraması, çocuğunuzun, hislerini, ihtiyaçlarını ve isteklerini ifade etmesine olanak verir. Konuşması ve kelimeleri kavrayışı ne kadar başarılı olursa, düşüncelerini aktarması, hikayeler anlatması ve sizinle, kardeşleriyle, yaşıtlarıyla ve başka yetişkinlerle konuşması da onun için o kadar kolay ve rahat olur.
Bazı çocuklar da bu yaşta bazı sessiz harfleri, örneğin "S" harfini düzgün söyleyemeyebilir. Eğer sizin çocuğunuzun durumu da böyleyse, paniğe kapılmanıza gerek yok. Pek çok çocuk bir müdahale olmaksızın, 7 yaşına kadar bunu atlatırlar.
3 yaşlarındaki çocukların bölük pörçük cümlelerle konuşmaları gayet normaldir. Ama 3-4 yaş arasında bir yerlerde, çocuğunuzun düşüncelerinin daha düzgün cümlelerle akmaya başlaması ve çocuğun bunu 3 yaşına yeni girdiği zaman olduğu kadar zorlanmadan yapması gerekir. Çocuğun genellikle neyi, nasıl söyleyeceğini düşünmek için durmasına gerek olmaz, akıcı hikayeler anlatabilir.
Kekelemelik anne-babaları endişelendirse de bu aslında bu yaşta pek çok çocuğun yaşadığı bir durumdur ve çocuk gelişiminin normal bir aşamasıdır. Çocuğunuz bu dönemde dil becerisinde büyük bir aşama kaydediyor, bu nedenle de cümlelerini akıcı bir biçimde kurmakta biraz zorluk yaşaması doğal. Onun hızla gelişen beyni, doğru kelimeyi doğru yere koymaya çalışıyor.
Bu süreçte çocuk kelimenin tamamını ya da ilk hecesini tekrar edebilir. Çocuğunuzun yorgun, heyecanlı veya üzgün olduğu zaman daha fazla kekelediğini fark edebilirsiniz. Birçok çocuk, 5-6 yaşına geldiğinde, herhangi bir müdahaleye gerek olmadan, kekelemeyi bırakır. Eğer çocuğunuz konuşmuyorsa, çok az kelime söylüyorsa ya da iletişim kurmaya, duygularını ifade etmeye çalışmıyorsa,
almalısınız. Bir çocuğun sık sık duraksaması, kelimeleri çıkarmak için sürekli uğraşması ya da vazgeçmesi, size bir şeylerin yolunda gitmediğini gösterir. Daha önce kulak enfeksiyonu geçirmiş ve telaffuz problemleri olan bir çocukta işitme kaybı olabilir.
5 yaş
Fiziksel gelişim
Bu yaşlarda televizyon, filmler ve bilgisayar oyunları onun ilgisini çekmek için adeta yarış halindedir. 5 yaşındaki çocuğunuzun ihtiyacı olan bütün egzersizleri yaptığından emin olun. Çocuklar dışarıda oldukları zaman koşabilir, tırmanabilir, hoplayıp zıplayabilir. Bir arkadaşları olduğunda bu tip işleri yapmaya daha heveslidir, aktiviteleri yaşıtlarıyla birlikte yapmak, artık çok daha fazla önemli olmaya başlamıştır. Bu yüzden çocuğunuz için kapalı kapılar dışında "dışarıda" yapabileceği "güvenli" bir aktivite aramaya başlasanız iyi olur. Yanınıza onun yakın bir arkadaşını, birkaç top ya da 2 tane bisiklet alabilirsiniz (kask almayı unutmayın). Ve bu iki afacan birbirleriyle yarışırken, bir gözünüz mutlaka onlarda olsun.
Sizin söylediklerinizin 5 yaşındaki küçüğünüzün konuşması, yediklerinizin ise onun yeme alışkanlığı üzerinde nasıl etkisi olduğunun farkında olduğunuza göre, aynı şey, konu "egzersiz" olduğunda da geçerlidir. Çocuğunuzun aktivite seviyesi sizin boş zamanınızı nasıl geçirdiğinizden etkilenecektir. Bu yüzden yapabildiğinizde arabada oturmak yerine okula, dükkanlara, kütüphaneye ya da bir arkadaşınızın evine kadar yürüyün. Aktivitelerinizi yaparken çocuğunuzu da size katılması için cesaretlendirin. Eğer çocuğunuz, sizin formda kaldığınızı görürse, o da bu sağlıklı alışkanlığı geliştirmeye daha istekli olacaktır.
Her gün belirli bir zamanı, tıpkı bir aile yemeği ya da yatma zamanı geleneği yaratmaya çalıştığınız gibi, çocuğunuzla beraber egzersiz yapmak için ayırın. Yemekten sonra yıldızlan aramak için yürüyüşe çıkabilir, sahilde gezinti yapabilirsiniz.
Yüzme, buz pateni, tenis... İşin önemli olan kısmı, çocuğunuzun hangi aktiviteyi yaptığı değil, sizin egzersizi desteklemenizdir. Çocuğunuzun sevmediği bir aktiviteyi yapması konusunda ona baskı yapmayın. Bir çocuğun organize bir
seçmesi, ona liderlik ve takım çalışması becerilerini öğretse de tüm bunlar, onun motor becerilerini geliştirmesine, kendi ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olsa da bu yine de onun keyif alacağı bir egzersiz türü olmalıdır. "Yarışma" kavramı, bu yaşlarda cesaretlendirilmemelidir.
Sosyal ve duygusal gelişim
Endişe güdüsü, yeni egzersizlerle uyum sağlamamızı ve tehlikeden korunmamızı sağlayan doğal bir durumdur. 5 yaş civarı, çocuğunuzun endişeleri onun hayal dünyasından (canavarlar ve uzaylılar) gerçek dünyaya doğru (örneğin hayvanlar, böcekler, yangın, fırtına ya da deprem gibi doğal güçler) değişiklik gösterebilir. Buna rağmen geceleri karanlıktan ya da tek başına kalmaktan korkma durumları devam edebilir. Ölüm, suç, şiddet, savaş ya da doğal felaketlerle ilgili yeni hikayeler de endişeye sebep olabilir. Eğer son zamanlarda ailede bir kaza, hastalık ya da ölüm meydana gelmişse, 5 yaşındaki bir çocuk aynı zamanda kendi sevdiklerinin sağlığıyla ilgili de "endişeli" olabilir. Utangaç ya da içine kapalı çocuğunuz, "doğum günü partileri" gibi sosyal durumlardan ya da yabancı kişilerden de korkabilir. Bu yaşlardaki çocukların çoğunun korkuları, kendi dünyalarında daha güvenli olmaya başladıklarında geçecektir.
Çocuğunuzun korkuları size aptalca ya da mantıksızca gelebilir. Ancak unutmayın ki bu korkular, onun için son derece gerçek ve ciddidir. Eğer ona güvence verir ve onu rahatlatırsanız çocuğunuz korkuların doğal olduğunu ve onlarla baş etmenin, yapacağı en doğru şey olacağını öğrenecektir. Çocuğunuzla onu korkutanın "ne" olduğu hakkında konuşun. Unutmayın "korkular" onları görmezden gelmeyle silinmezler.
Dil ve anlama gelişimi
Bu yaşlarda çocuğunuzun cümleleri düzgün, açık ve görünen bir çaba olmadan ağzından kolaylıkla çıkmalıdır. 5 yaş civarı çocuklar, size ne olduğunu anlatabilir, insanları detaylı bir şekilde tarif edebilir ve açıkça sorular sorabilir. Bu yaşlardaki çocuklar, size ortak nesnelerle ne yaptığınızı açıklayabilir, karmaşık cümleler kurabilir, fiilleri geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanda kullanabilir. Yaklaşık 8 kelimeyi tekrar etme ve hatırlama becerisine sahiptirler. Rahatça hikayeler, konuşmalar dinleyebilir ya da film seyredebilirler. Çocuğunuz şu ana kadar dil konusunda iyi bir kavramaya sahip olmalıdır.
"S" sesini "t" sesi gibi çıkarabilir. Örneğin "Kardeşim 8 yaşında" cümlesini "Kardeşim tekiz yaşında" diye söyleyebilir. Eğer çocuğunuz bu şekilde konuşuyorsa genellikle endişelenmenize gerek yoktur. Çocukların birçoğu bu şekilde konuşur ve çoğunda bir müdahaleye gerek kalmadan, 7 yaşına kadar bu durum düzelir.
Kekeleme, birçok çocuğun yaşadığı normal bir gelişim sürecidir. Çocuğunuz dil becerilerinde büyük bir sıçrayışa doğru yaklaşıyordur. Bu yüzden cümleleri hep beraber düzgün bir şekilde söylemede zorluk çekmesi doğaldır. Çocuğunuzun büyük bir hızla gelişen beyni, doğru kelimeleri doğru sırasıyla toplamaya çalışır. Bütün kelimeyi ya da ilk heceyi tekrarlayabilir. Çocuğunuzla göz teması kurun ve sabırlı davranın. Eğer arkanızı döner ve aceleniz varmış gibi davranırsanız, çocuğunuz kelimelerin bir an evvel ağzından çıkıp konuşmasının bitmesi gerektiği gibi bir baskı hissine kapılabilir. Ve bu da sadece çocuğunuzun kekelemesini daha da kötüleştirir. Çocuğunuzun öfkesini ya da utancını dışa vurmasına izin verin. O size, "Söyleyemiyorum. Kelime ağzımdan çıkmıyor" diyebilir. Onun hislerini anladığınızı belirten bir şeyler söylemeye çalışın. Örneğin "Bunun ne kadar kızdırıcı bir şey olduğunu anlıyorum" diyebilirsiniz. Çocukların çoğu bu aşamayı 5-6 yaşlarında atlatır.
Çocuğunuzun uzun kelimelerde dili sürçüyorsa, onun konuşmasını düzeltmek için bir telaş ve aceleci tavır içine girmeyin. Bunun yerine konuşma sırası size geldiğinde bu kelimeleri düzgün bir şekilde kullanarak ona model oluşturabilirsiniz. Örneğin ona, "Doğrusu spagetti, pısagetti değil" demek yerine kelimenin düzgün şeklini kullanarak" Evet bu akşam "spagetti" yiyeceğiz hayatım!" gibi bir cümle söyleyebilirsiniz.
Eğer çocuğunuz 5 yaş civan hala konuşmuyor, birkaç kelime söylüyor ya da kendi kendine bir konuşma başlatmıyorsa ya da arkadaşlarıyla iletişim konusunda ilgili görünmüyorsa, o zaman bir uzmana başvurmanızda fayda var. Tüm bunlardan sonra çocuğunuz hala cümle formlarında hata yapıyorsa örneğin, "Gitmek istemiyorum" yerine "Ben hayır gitmek" gibi bir cümle kuruyorsa, yeni kelimeler öğrenme konusunda sorun yaşıyorsa, cümlelerden bazı kelimeleri çıkararak konuşuyorsa, kelimeleri hatırlamakta, düzgün söylemekte sorun yaşıyorsa, tanımlama dilinde zorluk çekiyorsa ya da bir olayı açıklamada ya da bir hikaye anlatmakta zor zamanlar yaşıyorsa bir müdahaleye ihtiyacı olabilir.
Çocuğunuz ilkokula başlayacağı yıllara geldiğinde telaffuz, cümle yapısı ve kelime kullanımı açısından büyük gelişmeler kaydetmiş olacaktır. Onun dinleme, kompleks emirlere karşı hatırlama becerileri fark edilir şekilde ilerleyecektir. 6-8 yaş civarı çocuklar, daha önce hiç yapmadıkları bir şekilde büyük detaylarla, birbirine mantıklı ve bağlı bir şekilde büyük bir olgunlukla, tecrübelerini yaşadıklarını anlatmaktan zevk duyarlar. Hatta duymak istediklerinizden fazlasını da duyabilirsiniz. Örneğin arkadaşlarıyla yaşadıkları maceraları...