FORUM HANIMEFENDİLER
Çinko Eksikliği 8cauba11
FORUM HANIMEFENDİLER
Çinko Eksikliği 8cauba11
FORUM HANIMEFENDİLER
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

FORUM HANIMEFENDİLER

FORUM HANIMEFENDİLERHoş geldin, .
Son Ziyaretiniz:
Mesaj Sayınız: 0

 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yapupload

 

 Çinko Eksikliği

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Adminiçe
YÖNEETİCİ
YÖNEETİCİ
Adminiçe


Mesaj Sayısı : 1947
Kayıt tarihi : 29/12/09
Yaş : 37
Nerden : konya

Çinko Eksikliği Empty
MesajKonu: Çinko Eksikliği   Çinko Eksikliği Icon_minitimeSalı Şub. 02, 2010 11:09 pm

ÇOCUKLARDA ÇİNKO EKSİKLİĞİ



Biyolojik eser elementler içinde olağanüstü özelliklere sahip olan çinko tüm hücrelerin büyüme ve replikasyonu için gerekli bir esansiyel elementtir. Doğal olarak çok önemli proteinlerin yapısına girer, enzimlerin aktif bölglerinde görev alır, veya moleküler interaksiyonarda intraselüler proteinler için strüktürel bir destek vazifesi görür. Biyolojik membranların ve ion kanallarının stabilitesini,ve integritesini sağlar, steroid hormonların reseptörlerinin fonksiyon ve yapısıda, enzimlerin katalitik bölgelerinde anahtar rolü oynar. Bu element aynı zamanda intrasellüler bir düzenleyicidir.

İnsanda diyete bağlı çinko eksikliği ise, ilk defa 1963 yılında Dr. Prasad tarafından bildirilmiştir.( Prasad AS et al 1963 )

Çinkonun insan sağlığındaki rolünün 1963 yılında belirlenmesinden sonra 1974 tarihinde Amerika Ulusal Akademisi Gıda ve Beslenme konseyi tarafından çinkonun insanlar için esansiyel olduğu kabul edilmiştir. ( National Academy of Sciences ; 1974 ).

Nütrisyonel çinko eksikliği dünyanın her yerinde görülebilir. Mısır ve İrandan sonra Türkiye, Portekiz, Yugoslavya, gelişmekte olan ülkelerin çoğundan yapılan yayınlar özellikle marginal çinko eksikliğinin risk gurubunu oluşturan, okul öncesi çocuklar, hamileler ve yaşlılarda yaygın olduğunu göstermiştir . Çinli araştırıcılar, çocukların % 30 ‘unda çinko eksikliğine bağlı boy kısalığı saptamışlardır.

Amerika ve Almanyada yapılan epidemiyolojik çalışmalar çinko eksikliğinin latent formunun düşünülenin çok üstünde olduğunu göstermiştir. Almanyada yapılan bir çalışmaya göre 1988-1996 yılları arasında erişkin popülasyonunda çinko alımının % 20 - 25 oranlarında azaldığı gösterilmiş ve Almanyada çinko alımının marginal düzeyde olduğu, latent çinko eksikliği oranının gittikçe artacağı ileri sürülmüştür. (Roth H P 1999 )

Bu tip hafif çinko eksikliği, klinik olarak belirgin bir semptom vermediğinden tanısı güçtür.Yapılan çalışmalar göstermiştir ki suboptimal çinko alımı insanda ve hayvanda fizik mental ve ayrıca üreme sistemlerinde bozukluklara neden olmaktadır



Bir erişkinde, total çinko miktarı 2-3 g civarındadır.

Tüm vücut çinkosunun yaklaşık %85 i iskelet kasında ve kemikte, %11’i deri ve karaciğerde, geriye kalan %2-3 de diğer dokularda bulunur.

Dokularda dağılımı ise büyük farklık gösterir.En yüksek konsantrasyon retina, prostat, saç ve deridedir.

Ağır çinko eksikliğinde klinik semptomların hızlı bir şekilde ortaya çıkması çinko için vücutta , demirin aksine bir depo olmadığını gösterir.Labil havuz plazma ve karaciğerdir. Karaciğerdeki küçük çinko havuzu çinko eksikliği durumlarında spesifik rezerv olarak rol oynar.

Vücut çinkosunun %85-95’ı daha geniş bir havuzda kitlenmiş durumdadır. Deri ve saçdaki çinko sistemik metabolizmaya hiçbir zaman katılmazken adele ve kemik çinkosu doku katabolizmasının arttığı durumlarda sistemik metabolizmaya katılabilir.(Aggett 1994).



ÇİNKONUN BESİNLERDE DAĞILIMI



Besinlerde çinko konsantrasyonu çok geniş sınırlar içinde dağılmıştır. Özellikle deniz ürünleri, ve et çinko bakımından zengin kaynaklardır. Hayvansal proteinlerin biyoyararlığı da daha fazladır.

Bitkisel besinlerde ve hububatta, örneğin mercimek, mısır, buğdayda yüksek konsantrasyonda bulunan fosfat bileşikleri ve fitatlar çinkoyu bağlıyarak çinko emilimini olumsuz yönde etkilerler. İnositol hexaphosphate ‘da fosfat grupları katyonlarla, (çinko gibi), insolübl , dayanıklı kompleksler yaparlar ,ve gastrointestinal traktusda yüksek düzeyde fitaz aktivite olmadığı için fitata bağlanan mineraller feçesle dışarıya atılırlar.



ÇİNKO EKSİKLİĞİ



Çinko eksikliğinin, dünyada en sık görülen nedeni, bu elementin diyette yetersiz ve kullanılabirliğinin az olmasıdır. Çiko eksikliğine bağlı büyüme geriliği, immün fonksiyonlarda bozulma önce Mısır ve İrandan daha sonrada dünyanın pek çok ülkesinden bildirilmiştir. Anne sütündeki çinko düzeyi zaman içinde azalacağından ek beslemeye geçilmeden uzun süre anne sütü ile beslenen bebeklerde çinko eksikliği riskinin arttıgı bilinmektedir.

Laktasyon sırasında çinko gereksinimi, hamilelik boyunca, özellikle postpartum ilk haftalarda gerekenden daha fazladır. Bu nedenle kronik olarak diyetlerinde çinko eksik popülasyonda maternal çinko homeostasisi büyük önem taşır ve çinko suplemantasyonu gerekir. Büyümedeki önemi nedeni ile gebelik ve laktasyon dönemlerinde annelerin çinko yönünden yetersiz beslenmesi,fetal gelişme geriliğine,konjenital malformasyonlara neden olmaktadır.(Hambidge ve ark. 1983 ).

Ülkemizde beslenme yönünden risk grubunu oluşturan hamile ve emzikli kadınlarda yapılan geniş kapsamlı bir araştırmada Istanbul ve Kocaeli illerinde 10 sağlık merkezinden 130 hamile kadın (13-17 haftalık ) doğum sonrası dönemde de 3 ay süre ile izlenmiş, annelerin besinlerle çinko alım düzeyleri, kan çinko düzeyleri, anne sütü çinko düzeyleri tayin edilmiştir. (Açkurt ve ark. 1995 ). Annelere ait bulgularla bebeklerin büyüme , gelişmeleri arasındaki korelasyon araştırılmıştır. Özellikle gebeliğin ileri dönemlerindeki kadınlarda yetersizlik oranlarının yüksek olduğu gözlenmiştir. Besinlerle alınan günlük ortalama çinko düzeylerinin yetersiz kaldığı saptanmıştır. Hamile kadınlarda ortalama günlük çinko gereksiniminin ancak % 31 nin karşılanabildiği bulunmuştur.Çinko yetersizlik oranı hamileliğin ikinci dönemi olan 28-32 haftalarda %38.6 ile en yüksek düzeye ulaşmıştır.

Çinko gıdaların hazırlanma , pişirme ve depolanma süreçlerinde yüksek oranda korunabilen bir elementdir.Pişirme işlemleri sırasında pişirme suyu atılmadığı sürece kayıp söz konusu değildir.

Okul öncesi çocuklar için diyette olması gereken ve önerilen çinko miktarı 10 mg / gündür. Bilindiği gibi et ve balık ürünleri çinko içeriği açısından en iyi beslenme kaynaklarıdır. Okulöncesi yaş grubu çocuğun diyetinde bu besinlerin fazla yer almadığı,ve bu nedenle günlük çinko alımlarının yeterli olmadığı gösterilmiştir.

Türkiyede, çocuklarda yapılan bir çalışmada, 6 diyet örneğinde çinko da dahil olmak üzere 13 element ölçümleri nükleer teknikle incelenmiş, çinko için günde 5.4 mg alındığı saptanmıştır. Halbuki bu yaş için alınması gereken miktar 10 mg dır. (Aras NK,1992 ).

Diyetin protein içeriğinin yüksek olması,çinko biyoyararlığını artırmaktadır. Tahıl ürünleri ve bitkisel kaynaklı besinler ise içerdikleri fitat ve fitik aside bağlı olarak çinko biyoyararlığını olumsuz yönde etkilerler. Okul öncesi çocukların diyetinde birinci sırayı bitkisel kaynaklı besinler,daha sonra süt ve süt ürünleri almakta, et ve et ürünleri ise diyette son sırada bulunmaktadır.

Anne sütü ile beslenen bebekte 5 aylığa kadar anne sütü ile aldığı çinko yeterlidir. Beş aydan sonra , eğer ek gıdalara geçilmedi ise marginal düzeyde çinko eksikliği ortaya çıkmaya başlar.



ÇİNKO EKSİKLİĞİ SEMPTOMLARI



Çinkonun büyüme ve gelişme için esansiyel olduğu, ve fonksiyonları açık bir şekilde belirlenmiştir. Semptomların şiddeti eksikliğin derecesi ile ilgilidir. Büyüme ve dokuların yenilenmesi için gereksinme yüksek düzeyde ise risk de o derece büyük olur. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse , büyüme ve gelişmenin hızlı olduğu çocukluk dönemlerinde eksiklik belirtileri de daha çarpıcı ölçüdedir. Çinko alımı azalmış ise eksiklik belirtileri ortaya çıkar. Ancak semptomlar çok hafif de olabilir ve ancak dikkatli bir gözlemle ortaya çıkarılabilir. Hücresel immünitenin bozulması, nöropsikolojik fonksiyonlarda bozulma gibi.

Çok ağır eksiklik durumlarına ise, dermatitis,infeksiyonlar ve konfüzyon görülebilir.

Gelişmekte olan ülkelerde , örneğin Vietnamda okul öncesi çocuklarda preventif olarak demir ve çinko suplementasyonu yapılmış, hemoglobin değerleri , kan çinko düzeyleri yükselmiş ve özellikle gelişme geriliği gösteren çocuklarda boy gelişmesi anlamlı düzeyde artmıştır. (Thu BD ve ark 1999).





ÇİNKO STATÜSÜNÜ GÖSTERMEĞE YÖNELİK PARAMETRELER



1- Dokuda çinko konsantrasyonu

kemikler

saçlar, tırnak

balans (denge) çalışmaları

2- Vücut sıvılarında çinko konsantrasyonu

plasma

idrar



3- Kan hücrelerinde çinko konsantrasyonu

eritrositler

trombositler

lökositler

4- Eritrositlerin Zn 65 alımı

5- Çinko metaloenzimlerinin aktivitesi

6- Protein konsantrasyonu

metallothionein

thymulin

insulin, IGF 1

çinko bağlama kapasitesi

7- Çinko suplemantasyonuna cevap

serum çinkosu

alkalen posfatazın serum aktivitesi

eritrositler tarafından Zn 65 ın alımı



Serum ve plazmada çinko konsantrasyonları ve alkalin fosfataz birlikte çinko alımını değerlendirmede sıkça kullanılmaktadır. Daha önce de değinildiği üzere , bu parametreler , çeşitli faktörlerin etkisinde kaldığı için , değerlendirmede bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır. Bu problem çinko tedavisine laboratuar düzeyinde yanıtı değerlendirmekle çözülebilir. İnsanda ve hayvanda ,kontrol şartları altında , çinko supplementasyonuna klınik ve biyokimyasal cevapların değerlendirilmesi halen bir anahtar testi olarak kabul edilmektedir.



TERAPÖTİK AJAN OLARAK ÇİNKO



Çinko eksikliği ile ilgili bilgilerimizin artması sağlık açısından çinkonun büyüme ve gelişmedeki rolünü daha iyi anlamamıza neden olmuştur.

Profilaktik ve /veya terapötik suplementasyon, çinko eksikliği insidansını ve çinko eksikliği ile birlikte olan hastalıklarda prevalansı azaltacaktır. Bu bakımdan hamile kadınlar ve genç vejeteryanlar daha dikkatli izlenmelidir.

Çinko eksikliği gösterenlerde fizyolojik dozda çinko kulllanılması oldukça yaygın hale gelmiştir. Buna karşın terapötik dozda çinko kullanılması sınırlı ölçüdedir.

Çinkonun büyümeyi hızlandırdığı birçok araştırmada gösterildikten sonra , okul öncesi çocuklarla,yenidoğan ve özellikle preterm bebeklere çinko supplemantasyonu yapılmağa başlandı. Gelişmekte olan ülkelerde eğer çocukların diyetlerinde absorbe edilebilen çinko miktarı azsa, gelişme geriliği belirginse, plasma çinkosu düşükse, veya her ikisi de mevcutsa çinko supplemantasyonuna zorunlu olarak gereksinim vardır. (Allen LH 1998 ).

Şu husus açık olarak aydınlığa kavuşmuştur ki , çinko supplemantasyonu, çinko statüsü yeterli düzeyde olan bireylere ek bir fayda sağlamaz. Ayrıca potansiyel olarak,vücutta diğer elementlerin ortamdaki dengelerini bozarak zararlı bile olabilir.( Bhaskaram P,1995 )

Diğer taraftan, Nakamura , pratik açıdan şöyle bir öneride bulunuyor; endokrinolojik bir nedene bağlı olmayan boy kısalıklarında , serum çinko konsantrasyonları normal düzeyde olsa bile, çinko tolerans testi yapılamasa da çocuk en az 6 ay çinko tedavisine tabi tutulmalıdır. Çünkü bu çocuklar marginal düzeyde çinko eksikliği gösterebilir,ve çinko supplemantasyonu sonunda boyları uzar ( Nakamura 1993. )

Orak hücreli anemi olgularında 3-6 ay süre ile tedavi dozunda ( 150 mg / gün oral ) çinko kullanılması bakır eksikliğine bağlı nötropeniye neden olmaktadır. Bu etki oral bakır kullanımı ile düzeltilebilir. Bu gözlem Wilson hastalığında kan bakır düzeyini düşürmek için çinko tedavisi uygulanmaktadır.

Çinko tedavisinin başlıca kullanıldığı yer nütrisyonel eksiklik durumlarıdır. Gelişmekte olan ülkelerde demir ve çinko eksikliği birlikte yaygın olarak görülmektedir. Hayvansal proteinler demir ve çinko için çok önemli kaynaklardır. Cereal proteinlerde bulunan fitatlar hem demirin hem de çinkonun emilimini inhibe eder. Bu nedenle diyetleri hububata dayalı ülkelerde her iki elementin eksikliği bir arada bulunur. Bu birlikteliğin en güzel örneği de geophagia ya bağlı olan sendromda görülmektedir.



Gelişmekte olan ülkelerde,diarel hastalıklar, özellikle uzun sürenlerde gelişme geriliği ve ölümlere neden olabilirler. Sağlıklı çocuklara sorun birkaç günde çözüldüğü halde , malnütrisyonlu, sellüler immünitesi bozulmuş çocuklarda daha uzun devam eder ve rekürrensler gösterir.

Acaba bu risk faktörleri ile çinko eksikliği arasında bir bağ var mı ?.

Diare, ağır çinko eksikliğinin değişmez bulgularından biridir ve çinko suplementasyonuna da hızla cevap verir. Çinko eksikliği, gelişme geriliği, boy kısalığı ile birlikte, immun fonksiyonların bozulmasına neden olur. Ayrıca ishaller çinko kaybı ile çinko eksikliğini daha da arttırır, özelikle de besinlerindeki çinko miktarları da sınırlı ise.

Çocuklarda, çinko tedavisinin ishal üzerindeki olumlu etkisinde olasılıklı mekanizma ,barsaklardan su ve elektrolit absorpsiyonunun düzelmesi ,ince barsak epitelyumunun regenerasyonu, fonksiyonunun düzelmesi enterosit brush –border enzimlerinin düzeylerinin yükselmesi immün mekanizmanın infeksiyonlara karşı koyacak düzeye gelmesi sayılabilir.

Çinko eksikliğinin düzeltilmesi ile çeşitli dokudaki hucreler de normal fonksiyonlarına kavuşarak,hastalıklarla savaşma imkanı elde etmiş olacaklardır..

ALINTIDIR
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://taha2007.yetkin-forum.com
 
Çinko Eksikliği
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Raşitizm D Vitamini Eksikliği
» Demir eksikliği anemisi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
FORUM HANIMEFENDİLER :: BEBEK SAĞLIĞI VE BAKIMI :: Çocuk Hastalıkları-
Buraya geçin: